15 Aralık 2010 Çarşamba

bilirsin bu işlerde yeni biri dışında yeni bir şey yoktur!

14 Aralık 2010 Salı

Pastel Sarı Kare Taşlar




Müzik, müzik, müzik neden bu kadar evrensel, neden bu kadar seviliyor.Neden bu kadadr büyülü, nasıl bu kadar çeşitli olabiliyor.Nasıl üretiliyor, nasıl etkiliyor.Nasıl bir sistem, nasıl bir uyuşma çeşidi bu.


Evet müzikten herkes çok zevk alır, kaptırır gider, hisseder.Soyuttur çünkü bu yüzden bu kadar yoruma açıktır bu yüzden herkesin elinde oyuncaktır, hamurdur.


Ben de çok severim ama bir gün bir adam geldi, ritme göre parmaklarını oynatıyordu ve o an benim için her şey netleşti.Kendimce sistemi çözdüm.Somutlaştırdım.O anda müziği sadece duymadım aynı zamanda gördüm, dokundum.


Duyular birbirine karıştı ve o kadar yoğunlaştı ki altında ezilmemek için kendimi tutarken artık yorulduğumda, bıraktığımda içine girdim, beni ezdi ve madde yapısına karıştırdı.
O çalan sikko müziğe ritim tutan adam aslında benim notalarıma dokunuyordu.Bilgisayar tuşu gibi kare kare hafif yüksekçe ve sarı ama kesinlikle pastel sarı renkli ritmine, tonuna göre göre boy boy her ama her nota bir taş ve hepsi ayrı ayrı duyulup gözümün önünde sırası geldiğinde gerektiği yükseklikten dökülüyorlardı.Adamın son el hareketiyle de toplanıp yerlerini sanki bir alt nota satırına bırakıyorlardı.


Kare pastel sarı taşlar algı mı çok değiştirdiniz.Teşekkürler size ve o ritimbaz adama.
Zaten harika müzikleri yapabilen insanların sanırım başka bir şekilde sesleri somutlaştırabilme güçleri ve tabi ki bunları dile getirebilme ve yaratabilme yetenekleri var.
Ben sadece oturup bu harika şovları bedava izleyebildiğim için şanslıyım.


Adamın tabiriyle kafam taşşak gibi..

11 Aralık 2010 Cumartesi

Kardan Kadın


Yılın ilk karıyla birlikte eminim herkes bir duygu galeyanına gelmiştir ama benim için kar bambaşka bir şeydir.Tam bir karasal iklim çocuğu olan ben küresel ısınma denen lanetten ve sıcak yaz günlerini leşliğinden, ağırlığından, yavaşlığından nefret ediyorum.Sürekli terleyen insanların çıldırmış gibi hele ki kendilerini sokaklara vurmalarına deli oluyorum.

Yapış yapış pis kokan vücutlar göt göte değen kalabalıklar tam bir mahşer azabı.


Ama kar, harika kar..
Saf ve net, tertemiz ve bütün pisliği kapatan örtü.
Gecenin karanlığında bile cılız ay ışığını yansıtıp ortalığı ışıl ışıl yapan kar.
Her objeye ve varlığa kendiliğinden photoshop katan; eşitleyen kar.
Huzur veren, sakinleştiren, arındıran kar.
Yeryüzünün en güzel elbisesi kar.
Bütün gün ve gece kaloriferin yanındaki çekyatta uzanıp, senin zerafetine şahit oldum, eşlik etmeye çalıştım, huzur buldum, mutlu oldum.
Bütün yapaylığı binaları, arabaları, elimizle üretip tükettiğimiz çirkinlikleri kamufle edip bize doğanın değişmez gerçeklerinden birini sundun.
Biz ne kadar harap etsekte, bozsakta kısa süreliğine de olsa bunu kapattın.

6 Aralık 2010 Pazartesi

Hey Strip Boy!




baby show me, show me

what's your favorite trick that you wanna use on me

and i'll volunteer..

26 Kasım 2010 Cuma

make me high!


10 Kasım 2010 Çarşamba

Pompalamasyon

pompalamasyon,
bu benim misyon,
afrodizyak istemez doğuştan hazır füzyon,
oooooooo beybii ooo bu gece benim ol!

çok sevdiğimiz romantik bir çiftin aşk şarkısı.
sizi severek takip ediyoruz :D


30 Ekim 2010 Cumartesi

Renegade

oh momma i m in fear for my life from the long arm of the law
lawman has put an end to my running and i m so far from my home
oh momma i can hear you a'crying you are so scared and all alone
hangman is comin' down from the gallows and i don't have very long!

Avucumda Sıcaklığını Hissetsem - Mustang64


olsada motor hacmin 4.5-5 arası
içsende benzini hayvansı
sana bindiğim o gün
hikayemiz olacak destansı

gel artık kollarıma
gül döktüm yollarına
avuçlayacağım tek şey
nadide vitesin olsa ya!

12 Ekim 2010 Salı

Acaba


yapmam gereken milyonlarca iş varken hiçbirini yapmamanın verdiği yürek oturtmasını işleri bir kağıda yazıp yapmış hissi yaşamanın dayanılmaz hafifliği ile kaldırmak sadece bana özgü bir saçmalık mı acaba.

klinikte eeh yeter be bugün de hasta bakmayacağım dün çok çalıştım bugün kendime tatil ilan ediyorum deyip tek hastayı oturtup rehin alıp 4 saat muhabbet etme lüksüne benden başka kimse sahip mi acaba.

kadifeden kesesi şarkısına benden başka klip çekmeyi düşünen var mı acaba.

stajların öğleden sonra olduğu seneye geçmenin haklı gururunu önlüğünü yakıp arkadaşlarıyla üstünden atlayarak kutlayan bir ben miyim acaba.

junky lerin patlak gözlerimden mütevellit mevcut göz altı torbalarım sayesinde kendilerine yakın gördükleri tek yaratık ünvanı benim mi acaba.

ya el yelil şarkısını benden başka çok acıklı bulan var mı acaba.

sinirlendiği insana çaktırmadan hareket çekmeye çalışarak rahatlayan başka insanlar da var mı acaba.

başladığı kitabı ilk gün kaç sayfa okursa diğer bütün günlerde de o kadar sayfa okumak zorunda hisseden ve bunun için büyük efor sarfeden kimse var mı acaba.

sesi, kaydedilişini, kaset,cd,mp3,telefonda konuşma mantığını anlamayıp bu yüzden uyuyamayan benim gibiler nerde acaba.

kendisinin vurulduğunu düşünerek zevk alan başka gerizekalı var mı acaba.

bir yerini sinek ısırdığında orasını bıçakla deştikten sonra rahatlamak bana mı has acaba.

benden bir tane daha yoktur heralde.

11 Ekim 2010 Pazartesi

oh baby

i love you baby
and if it's quite alright
i need you baby
to warm a lonely night
i love you baby
trust in me when i say
oh pretty baby
don't bring me down i pray
oh pretty baby now that i found you, stay
and let me love you baby
let me love you

13 Eylül 2010 Pazartesi

Sus

Buraya siktimin aşk dünyası ile ilgili hiç bir şey yazmak niyetinde değilim, umurumda da değil keza ama şu lafın doğruluğunu erkek dünyasının anlaması hususunda üzerime düşeni yapmam gerek sanırım.

'Kadın susarak gider.Eğer bir kadın şikayet ediyorsa, erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının! Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir! Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir;çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.' cemal baba.

İşte sustuk buyrun meydan sizin dilediğinizle sevişin, yok zerre ne ümidimiz ne sevgimiz..

8 Eylül 2010 Çarşamba

Hayır



Yaşlı kurtlar cephesinden beklenen referandum açıklaması geldi:
'Oyumuz kesinlikle HAYIR.Hiçbir kuruma danışılmadan hazırlanmış bu anayasa kabul edilemez.Düşman oldukları, mecliste dönüp bakmadıkları, selam bile vermeden geçtikleri MHP lilerin adlarını ağızlarına alıp, prim yapmaya çalışmasınlar.Ülke bölünmelerin eşiğindeyken, insanlar açlıktan kırılırken; bu hükümetin yapmaya çalıştığı kendi üzerilerinde hiç bir güç bırakmayıp, güya bağımsız yargı deyip orada da kadrolaşma yoluna gitmeyi ve devletin en büyük gücü olan askeriye yi de sindirip diktatörlüğünü ilan etmeye çalışmaktan başka bir şey değildir.Bilmem kaç tane üniversite açtık değil, bilmem kaç tane mezun şu an ülkesi için hizmet ediyor açıkta değil diyebilselerdi, devlet üniversitelerini satılmanın eşiğine getirmeselerdi belki insanları kandırmak için taktıkları maskeleri daha inandırıcı olurdu.12 eylül ün mağduriyetini bizler yaşadık, belki hukuk cephesinde de bir takım aksilikler vardır ama bu akp nin palavralar krallığında çözülebilecek bir mesele değildir.Oyumuz HAYIR' Hacı Fethi..

6 Eylül 2010 Pazartesi

Hayırdır İnşallah



Ben anladım ki hiç götüm kapalı yatmıyorum.En son birleşik arap emirliklerinin veliaht prensi sait bin abdullah el macid le evlenip altından küvette süt banyosu yapmamın üzerinden daha çok geçmemişti ki bu sefer kendimi bambaşka kollarda gördüm.Hadi dedim bu arabistan hikayesi ramazan dolayısıyladır bütün kanallarda gösterilen arabistan görüntülerindendir dedim çok yargılamadım kendimi ki bu kadar evliliğe hele hele de bir arap prensiyle evlenmeye uzak biriyken.Ama arkadaş bu ne bilinçaltı, bu ne rüya alemi, bu ne hayal dünyası bu geceki şanslı konuğum da hayko cepkin in bizzat kendisi.O kadar hayranlığım falan da yok adama işim olmaz gücüm olmaz dinlemem etmem ha canlı performansı takdire şayandır falan ama aramızda bir gönül bağı yok ne işin var be adam benim bilinçaltımda.İlkokulumun bahçesinde oturuken birden hayko geliyor bana sarılıyor biz ikimiz havalanıyoruz uçuyoruz bildiğin hayko ve ben aman yarabbi derken şu şarkıyı söylüyoruz ve böyle bir şarkı varmış hemen uyanıp baktım ama yemin ediyorum ben bu şarkıyı daha önceden hiç duymadım ki zaten bizim cover ımız aslına uygun değil daha doğrusu benim o bütün bunları başıma açan götüm bunu da kendine uydurmuş.

Bebeğim söyle sen mutlu oldun mu
Bu deli kadını unuttun mu
Sevdin mi gerçekten ah seviştin mi
Söyle onları da öptün mü

Anam sonrada bana benim sevgilim var dedi herif be.Yürü git haspam sana kim baksın zaten ben bıkmışım pis metalci junky lerden.Hey yarabbim artiz dedik buyur ettik rüyamıza şu hale bak orda benim de var lan dingil iki uçtuk diye ne bu cakalar demek vardı ama ah işte ...

5 Eylül 2010 Pazar

Yalnızız




Eski bir kitaplığın tozlu sayfalarında rastladım,şans eseri elimi attım,yazarı görünce şaşırdım nasıl bilmem bu eseri diye hayıflandım,biraz araştırdım hevesle okumaya başladım,neden daha önce okumadım diye kendime çok kızdım,ama kitap bitipte arkama yaslandığımda aslında tamda zamanında okuduğumu bu kitabın beni bir yerlerde gizlice beklediğini anladım.
Bir kitabı anlatmak aslında çoğu zaman nafile bir uğraştır,hep sen kitaptan anlamak istediğini anlarsın istediğin gibi hayal edersin bu yüzden herkesin gözünde farklıdır okuduğu satırlar; yazarın yüzlerce sayfalara anca sığdırdığını bir kaç satırda anlatmak haksızlık ukalalıktır biraz da belkide.Ne desem de yeterli olmayacağını bildiğim halde daha fazla içimde tutamayacağım sanırım bana hissettirdiklerini yazarın eserde.
Yalnızız a roman diyemem bence bu kitap felsefe,psikoloji, metafizik, sosyal düzen, insan ilişkileri üzerine yazılmış tespitler kitabı.Bu kitap benim bugüne kadar ki olsa da okusak dediğim kitap.
Peyami Safa' nın harika anlatımı,kelime dağarcığı ve zekasında kaybolurken yazarın ve Türk edebiyatının en güzide örneğini okumanın verdiği haklı gururu yaşadım 470 sayfa boyunca.
Nasıl anlatsam neresinden başlasam hangi beylik lafını yazsam.
Samim ah Samim sende o kadar kendimi buldum o kadar yaşadıklarını yaşadım o kadar düşündüğün gibi düşündüm ki kart mart demedim ben sana aşık oldum.Bazen kitabı kapatıp okuduklarım üzerinde uzun uzadıya düşündüm.Adam bir dünya yaratmış kendine Simeranya diye.Orada mükemmel gölgelikler kurmuş insanın saf ruhunu ve üstün zekasını almış her türlü fenalıkları def etmiş.Öyle bir düzen kurmuş ki keşke biz de öyle yönetilsek,yaşasak diye çırpınırken seni istediği zaman oraya buyur etmiş.Harika bir gözlem yeteneği var ki karşısındakinin duruşundan, sözlerinden aslında neyi ifade etmeye çalıştığını bir çırpıda anlıyor.50 li yaşlarında ama 20 li yaşlarındaki kuvvetle muhtemel eski metresinden olma kızı hobba sevgilisini yola getirmeye çalışıyor.Öyle bir yakalıyor ki yalanlarını Allah belanı versin Meral diyorsun bu adam sende ne buluyor.
Bir köşkte oynamaya başlıyor kitap sizin zihninizle düşünmenizi istiyor,yoruyor neden nasıl diye.Sonra girerken asıl örüntülerin içine önce kızıyor sonra hak veriyorsunuz insan tabiatına.
Bir intihar notuna özeniyorsunuz kapkara cesetin dumanları burnunuzn ucunda tüterken:
'İntihar ediyorum.Kendi kendimden nefretimin çevrelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım.'
Bazı insanlar bipolar olduğundan dem vururken adam insan doğasının nasıl da çift kişikli olduğunu; varlaşma ve yoklaşma hamlelerini anlatıyor.
'İnsanın varlaşma hamlesinden ebedilik hayali ve neşesi doğar./ İnsanın yoklaşma hamlesinden fanilik ve geçicilik duygusuyla birlikte onun büyük sıkıntısı doğar'
Tamda nefret duygularıyla doluyken herifin tekine:
'Aşıklara haber vermek isterim.Kalbin bütün meselesi kalble halledilir.Çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir.Ümitsiz bir aşkın panzehiri nefrettir.'
Ama şimdi sırası mı derken:
'Ölüm onu çirkinleştireceği yerde,o ölümü güzelleştiriyor.'
Bastırdığımız kişiliğimizi yüzümüze vuruken:
'İkincilerimize hakim olduğumuz nispette insanız.Hepimiz ruhumuzda en az bir katil, bir kaç hırsız, bir sürü yalancı, iftiracı ve sayısız can,mal ve ırz düşmanı var.Bunları hapsediyoruz, yoksa kim adam öldürmez,çalmaz, iftira atmaz, ev bark yıkmaz.'
Ben de pimpirikliyimdir ama bu kadarı da adam öldürür diye düşünürken:
'Ya sekiz ay evvel yalan söylemişti: his birliği aldanışı vermek için. ya dün yalan söylemişti: his kopuşu azabı vermek için. yahut da hakikaten değişmişti. birinci ve ikinci ihtimal: fettanlık. üçüncü ihtimal: isyan. dördüncü bir ihtimal yok. hepsi fena. bütün aşk, önünde beni aptallaştıran bir seraba dönüyor. zekamın istikametinden gururuma sapladığı bu bıçağın acısı beni uyutmadı.'

'Hayranlık mağlup olmuş bir kıskançlıktır. yani kıskançlık gıptaya, gıpta hayranlığa yerini verir.Dibinde kin vardır. gitgide, hayranlığın zaafa uğradığı anlarda bu kin ortaya çıkar.' Hay yaşa deyip şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum.

2 Eylül 2010 Perşembe

Funny Games / Fani Oyunlar / Yumurta Kapıya Dayanınca





Hanekeyle bu yıl tanıştım.Bizden başka sadece 2 çift sevgilinin aynı salonda olduğu bizimse entel arkadaşımızın kurbanı olup 3 kız sevgili koltuğuna oturarak biz film izlemeye, sanat filmi izleyip saatlerce anlamsız konuşmalar yapmaya, yönetmen izlemeye geldik efendime söyleyeyim aşırı entellektüeliz havalarından , sikerim bandını da siyahını da beyazını da havalarına hızla düşüş yapıp önümüzdeki çiftin yiyişmelerini daha heyecanlı bulup izlediğimiz filmdir.Beyaz bant iyidir kötüdür bilemiyorum, yorum yapabilecek yetkiye sahip değilim çünkü anlayamadım.Film siyah beyazdı,almancaydı,genelde bakışmalardan oluşuyordu ve filmdeki tek akıllı adam tam bakışmalara anlam yükleyecek konuşmaya yapmaya başladığında hah şimdi anlayacağız derken beyaz alt yazı ya beyaz gökyüzünde yada uçsuz bucaksız tarlalarda sabitlenen beyaz fonun üzerinde kayboluyordu.Olmadı yani çok istedik o kadar para verdik ama izleyemedik,beyaz bant bize manitayı hangi tarz filmlere atmalıdan başka pekte bir şey katmadı.

Gelelim funny games e.Filmi açıp almanca konuşmaları ve fransızca alt yazı üzerine çömmüş türkçe karakterleri görünce içim bir hoş oldu birde akabinde gelen Ein Film Von Michael Haneke yazısı filmin başında zaten beni yeterince gerdi.Funny games yok hollywood la dalga geçiyormuş yok seyirciyle taşak geçiyormuş yok ters köşeymiş de hiçbiri umurumda değil taa eve gelirken o komşunun garipliğinden, o yumurtaları sürekli kıran gerzekten ve telefonu suya düşürmesinden ben zaten acayip kıllandım.Ben o karı yerinde olsaydım o evin içinde yumurtaları kıran adamın ağzına bir güzel sıçıp kelle paça evden sepetlerdim.Sebepsiz şiddet yok kardeşim bazı insanlar hakediyor salaklıklarıyla.Hele o şimdi bile sambacı kızların bile giyerken ar damarlarında ufak kıpraşımlar olabileceği boyutlardaki kısa şortlu, psikopat üsluplu ve bakışlı adamdaki bokluğu hemen sezerdim zira o şort beni bütün film boyunca en tedirgin eden şeydi.
Yani bilmem artık gavur salaklığı mıdır nedir her şey o saf garının başının altından çıktı zaten bir kovamadı herifleri madem beceremedim paşa paşa adamlarla oyun oynayacaksın adam kibarca rica ediyor ve adamlar bütün film boyunca kibarlıklarından hiç ödün vermiyor saykonun hakkı saykoya.İçten içe ben hep katilleri tuttum ne bileyim o aileden ziyade katiller bana daha yakın geldi.Hele o arno tam bir beyefendi jön bence.Hele bide dönüp 'Siz de onları tutuyorsunuz' demez mi ne kadar üzdü beni.Bir kere o ailede
1-O ne biçim komşuluk ilişkileri
2-Çocuklarının beyni dağıldı dönüp bakan ağlayan çığıran ağıt yakan yok
3-Baba zaten tam bir godoş anam altı üstü bir bacak kırıldı gözünün önünde karısını soydular bana mısın demiyor
4-Her eve gelen içeri alınmaz tanımıyorsun etmiyorsun ver yumurtayı yolla git.salak yemin ediyorum geri zekalı.
Telefonun kurumaması,teknede bıçağın maktülün işine yaramadan katiller tarafından fark edilip atılaması,salak ailenin hepsinin ölmesi,karıyı bulup getirmeleri,çocuğun çitleri çıkamaması falan hoştu yer yer hasiktir çektirtti ama çokta ters köşe değildi yada zamanında iyidir çok sükse yapmıştır ama şimdi olmayacak şey yok bu piyasada.
Kumanda olayına gelince bu filmin sahibi benim havası vermek için çekilmiş ego şişirmekten başka bir işe yaramayan bir sahneydi bence gereksiz olmuş.
Sonuç olarak yer yer hoşuma giden ama insanların neden bu kadar kutsallaştırdığını anlamadığım,arno ya içten içe yandığım,vaktinde kafa tuttuğu tabular için takdir ettiğim ama çokta gerilmediğim ve benim için 10 dakikayı aşan oynanmayan süresi duran insanlar sahneleriyle sanat filmleri klasmanıma da giren ve bu yönüne ifrit olduğum bir filmdir.
Beyazı çok severim,çokta yakışmış..

29 Ağustos 2010 Pazar

Saatleri Sikertme Enstütisi


sürekli devam eden seslerle asla yaşayamam hele uyumak tam bir işkence olur beynim tırtıklanır sanki.sürekli aynı ritim döner döner durur başka hiç bir şey düşünemem ona takılır kalırım.bir şeyin hiç bitmeyecek olduğunu bilmek tam bir işkence,tırnak aralarıma iğneler soksalar kütüğün içinde bokumla ölmeye bıraksalar bu kadar eziyet çekmem.bir saatle asla aynı odada kalamam tık tık tık ve tık sonsuza kadar tık bu sesi beynimden silmeye harcadığım enerjiyi başka şeye yönlendirseydim bir roketi tek başıma uzaya fırlatabilirdim.kışın kalorifer borusundan geçen suyun sesinden ifrit olup kaloriferi kapatıp kendimi soğuğa mahkum edebilecek veya üst kat komşusunun ıslak astığı bornozdan şıp şıp damlayan suya ayar olup bornozu çekip aşağıya atacak kadar gözüm dönebiliyor.hele ki horlayan bir roommate cinayet sebebi olabilir.
bu yaşıma geldim zaten oldum olası öğrenemedim saatleri.lan eşşek kadar oldum üniversite bitiyor 1 yılı kalmaz ama olmadı mı olmuyor işte.bir çok badire atlattım dinozorlar jürisinin karşısında dik durdum lakin 6yı 37 geçeyi saatten bakıp söylemekte gerçekten çok zorluk çekiyorum.saatin 5 temel kavramı adlı quizden yemin ediyorum 50 alıp geçemem.kendim istemedikten sonra hiçbir şeyi anlamam dünya yıkılsa kimse beni ikna edemez hele ki bu saatlerle kanlı davamda asla bir sonuca ulaşamayacağız sanırım.zaten hiç sevmem saatli yaşamayı kendimi kısıtlanmış hissederim.geç kalırım erken giderim saate çok bakmam da anlamam da.
bir gün bütün saatleri bir yerde toplayıp ateşe vereceğim dünya buna hazır olsun.cinnet anımda patlatırım bir big ben en başa döneriz.ismine de münasır olur.çok da güzel olur.

17 Ağustos 2010 Salı

Sevgili Günlük




bu yaz tatili bir garip; farkettim ki:
  • ufuk çizgisinden acayip korkuyorum.bilmiyorum dünyanın sonu gibi, böyle çok büyük bir şelale gibi oraya gidince düşeceğim şelaleden aşağı gibi geliyor.hani yani deniz, ufuk çizgisi bir çok insan için sonsuzluğu ifade edermiş ya bana tam tersine sonu ifade ediyor bu kadarmıydın lan dünya ötesini göremiyor muyuz diyorum kendi kendime.
  • son günlerde acayip rüya görüyorum sabah kalkıp ilk işim tabirlerine bakmak oluyor ve hep aynı yorumu görüyorum.bol bol para çıkıyor.lan şarıl şarıl işiyorum 4 bir yana üzerime bir bakıyorum para çıkıyor.anlamadım gitti hadi bakalım hayırlısı.
  • öyle çok ilan-ı aşk edilen bir tip değilimdir.ne bileyim artık ya ters mizacımdan ya süper kanka kız bacımızsın modundan böyle işleri pek yaşayamadım ama şu son 3-4 aydır artık kısmetim açıldı mı kapandı mı desem üzülsem mi sevinsem mi bilemiyorum bütün junky ler keşler beni buluyor ya.
  • smirnoff ice ve nada nın biz nutellalı desek de fındık vodkası dışında vodkaya pek yüz çevirmeyen ben karpuz vodka denedim beğendim.tam bir yaz lezzeti tavsiye ederim.
  • su balesi yapmak dünyanın en sikiş sporu bence daha zoru yok.denedik esamesini bile okuyamadık.
  • tv de tek izlediğim şey avrupa yüzme şampiyonası bu yaz.kaslı karılardan tiksinip yok abi biz böyle iyiyiz o ne lan insan mısın sen adam gibi la memesi bile yok diyip egomuzu şişirdik aynı zamanda harika vücut erkeğe doyum fantezi dünyamızın arşivini şişirdik.herifler orda yüzerken biz bol bol şişdik işte.
  • ant içtim, hesapladım,çok araştırdım, bu yaz kafayı acayip taktım.para biriktiriyorum seneye bu zamanlar cruise e çıkıyorum.mükemmel bir şey herkes hayatında muhakkak 1 kere yapmalı geceleri gemide yaşam, gündüzleri her limanda cakam.kelle başı 650 euro.gelen gelsin.
  • kankam periyle düşündük ve farkettik ki gökhan özen bu kadar meşhur olmasına rağmen gökhan tepe neden patlayamadı.yani ne bileyim üzüldük ikiside aynı derece de tiksinç, renkli gözlü falan ama olmadı mı olmuyor demekki işte.
  • tatilde kadim dostum es le farkettik ki izafiyet teoremi var.ve biz bunu plajda havluyu hep şişman kızların yanına sererek kullandık.

13 Ağustos 2010 Cuma

Ga Ga U LaLa





Rock festten rock fest e koşan bir arkadaş grubuna sahip olmama, hummer ın üzerine çıkıp hayali metal grubumun bateristi görevini üstlenip hatta gaza gelip bagetleri parmaklarımın ucunda döndürme numaralarıyla kafa sallayıp artık crash metal mi desem black tabanlı gotik metal mi yapmama, sanat müziği eğitimi alıp korolarda fasıllarda uzun hava atmama, karaoke barlarda 3 saat aralıksız tsm konseri vermeme ve zeki müren triplerine girmeme ve hali hazırda hala keman eğitimime türk sanat müziği ile devam edip şuanda da rast peşrev i çalmaya çalışmama, fazıl say a inat arabesk şarkılarda mest olmama ayrılık acısını mezdekenin ya el yelil şarkısıyla ağlayarak atmaya çalışmama rağmen, içimdeki lady gaga yı durduramıyorum.Kendimi anlayamıyorum.Ben gerçekten bu kadının hayranıyım.Klipleri şarkıları beni acayip heyecanlandırıyor.İşte ben bu olmalıyım deyip kendime rol model biçiyorum kadını.Hatta o kadar kaptırmışım ki rüyalarıma giriyor.Böyle işte ben lady gaga yı dinlemeye gitmişim aramızda baya iyi.Böyle gazino gibi bir yer yani ben maxim olduğunu düşünüyorum.En ön sırada önümde çilingir sofram oturuyorum derken gaga çıkıyor sahneye böyle tayyör eteklerle falan tsm söylüyor anam o gada moralim bozuluyor üzülüyorum ki.Geliyor nasıl olmuşum diyor bana bende kızıyorum bu ne hal sen böyle olmazsın git abuk sabuk bir şeyler giy.Sen ve ben biz normal olamayız biz uçlarda yaşayan insanlarız dude falan diyorum.Komik ya.Allahtan en yakın zamanda rüya tabirlerine bakmak için internete girdiğimde yarı çıplak seyircilerin üzerine atladı haberlerini okudum da rahatladım tabire kalmadı işim.
Hayranlığım o derece zehirli bir sarmaşık gibi ki nefret eden insanlar bile ben beyonce olayım sen de gaga telephone ye klip çekek mi gıı diye geliyor bazen ya da hassas noktam olduğunu anlayan bir filinta usulca sokulup ben de lady gaga fun ıyım gulüm diyebiliyor.Her kendimi kaybettiğimde kendimi gaga zannetmem ve hot chick dansı yapıyor olmam da cabası.
Her klibinin yerinin ayrı ayrı olmasına rağmen her birinin bir öncekinden daha iyi olduğunu belirtiyor ve alejandro klibini ekranlara getiriyoruz.
Bunca bu geyik bir yana bu klibi hakkaten seviyorum.Kadın tabularla taş.k geçmiş cinsiyetle,erkek gücüyle,silahlarla,dinle.alejandro: tanrı, fernando: isa ve roberto: kutsal ruh olarak işlenmiş klibinde.

28 Temmuz 2010 Çarşamba

eyvallah

bir insan bu lakaplara sahip olduğu için sevinmeli mi üzülmeli mi bilemiyorum:

protetik leoparım
steril vampirellam
kır papatyam
kanatlı kurbağam
amazon gülüm
agresif periodontitis
tavşankuşum
küçükhackerfahişe
küçüktsmsanatçısıfahişe
küçük asena
karagözlüm
deli
wamp gadın
küçük kuzum
yavrugül
içinde ismim geçen daha binlercesi ve tabi ki vahşi kelebek.
teşekkür ederim ne diyeyim.bende sizi çok seviyorum.

26 Temmuz 2010 Pazartesi

Sevgili Günlük

nihayet bugün kadim dostum n.axe la görüşme fırsatına eriştik.çektik çekiştirdik güldük eğlendik uzunca bir zamanın hasretini giderdik.axe dan hayat dersleri:

1:bir kapıyı kapatmaya karar verdin mi o kapıyı içerde ne oluyor diye bakmak için aralık tutma.kapat ve git bırak içerde ne bok yeniliyorsa yenilsin senin arkanda kalır.

2:bence erkekte yakışıklılık böyle bir enzim gibi bir protein gibi hani yani sadece katalizör.ama birini katalizleyen seni katalizlemeyebilir herkesin beğendiği kendine tıpkı katalizörün anahtar kilit uyumu gibi.

3:gossip girl çakması küçük sırlar hakkında
ben-axe gördün mü la zengin kız bim in dost sütünü içiyordu.
axe-sorma ya bide mavi olan yağlı.ee gızım insanlar öyle öyle zengin oluyor.

4:the tudors hakkında
'şimdi bu dizinin sloganı kral herşeyi alır.en çokta karı alır.birini alır birini bırakır.dizi s.kiş s.kuş yani.'

ve daha niceleri gülmekten aklımda tutamadım bir daha yazacağım.kralsın vesselam.

25 Temmuz 2010 Pazar

love is blind



güzel reklam olmuş velhasıl kelam.
aşkın gözü kör mü acaba? evet gerizekalı her önüne gelene atlama.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Audi A8 2011 Bir Gencin Dramı









Eğer benim yaşımda olupta bu harika nasıl desem yani araba demek için içim el vermiyor bu geminin yandan yemişine binen varsa bu gerçekten benim dramım olabilir.Bu araba 2 buçuk tane normal bir memur arabası + 1 arap atı+ bir kaç tane de katır ediyor.4.2 motor ne ya o iç aksam.gel artık kollarıma gül döktüm yollarına 2.

Toplum Dramı

dejenere olmuş toplumların dramı

anne:yavrum yok mu manita falan
çocuk:yok anne ya ne gezer ben bıraktım o işleri.en son bir çocuk vardı bana asılıodu ama yok iş çıkmaz
anne:neden küçük müydü(yaşı soruyor)
çocuk:(şuursuzca arkadaş ortamından kalma bir rahatlıkla)bilmiyorum anne görmedim
anne:zuahahahahahah

bu ne ya.anneler bile bozulmuş orda dayak yemem gerekiodu.

Angutyusun Dramı

oturdum ve saatlerce bıkmadan usanmadan bu hikayeyi okudum.helal olsun piçe. http://inci.sozlukspot.com/w/lan-artık-kafayı-yiyecem-anlatmam-lazım

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Sevgili Günlük




  • Yaz gecelerinin hafif serinliğinde balkona çıkıp oturmayı,herkes uyurken ben bu hayatın keyfini çıkarıyorum diye düşünmeyi ve sonrasında lan acaba komşular uyuyormu diye etrafa bakmayı,
  • Toz limon tang i kafaya dikmeyi,
  • Yazın ortasına kadar hala kapanmayan okulumun ebesinin am.nı,
  • Sosislinin arasına sıkıştırıp ve akabinde de kesin bir kural olarak 5 tane daha acı biber turşusu yemeyi ve ertesi gün kaka yapmayı,
  • Patlıcan pörtletmesini ve kafasının içinde kalan son patlıcan dokusunu kati suretle yemeden atmamayı,
  • Kıyafetleri hiç katlamayıp hep askıdan alıp giymeyi ve sanki daha temizmiş gibi hissetmenin dayanılmaz hafifliğini,
  • Torrent in tamamlandı bildirisini görüp film dizi müzik dünyasına geçirmenin verdiği hazla orgazm olmayı,
  • Her sabah ünitte yatıp zeytinli açma ve su seramonisi yapmayı,
  • Staj bitiminin akabinde içilen ilk sigarayı,
  • Şuursuzca,fütursuzca su bile içsem geğirmeyi,
  • Komando olmayı hayal etmeyi,
  • BMW hayali kurarken senin rüyanda bile görebileceğin en lüks araba uno diyen biricik ablamı,
ve daha dile dökemediğim milyonlarca şeyi çok seviyorum.Kafayı sıyırmış gecenin 3 ünde bu bokları yiyen zavallı bir genç kızın hazin hayatının kısa bir özeti..iyi geceler her nerede... neyse.

23 Mart 2010 Salı

3 Film Birden



son zamanlarda izlediğim 3 film ve naçizane yorumlarım:


Alice in wonderland:(alice in sikkoland/alis sikkoluklar diyarında)

kesinlikle boktan ötesi bir film coni nin hatırı olmasa zaten gitmezdim ama herife coni demek pek de mümkün olmadı hele ki o gökkuşağı makyajıyla madonna çakması haliyle.son derece basit çocukların bile sıkıldığı 3 d olmasının hiç bir anlam ifade etmediği vasat altı bir film bence.gözlerim ağrıdı gözlükleri çıkarttım pek de birşey kaçırmadım öyle aman aman efektler falan.iyi ki 3 d çıktı amünüm eski hikayeleri , sikik sikik senaryoları 3 d diyip 13 milyona haşırtırsınız insanlara.bence zaten 3 d insanların filme değil sinemeye gitme aktiviteleri.bu film tim-coni-helena üçlüsünün filmografisine kara bir leke olara kazınacak.yok arkadaş ben tim burton ım tam renkli dünyalar harikalar diyarı benlik konu 3 d yi de bastık mı harika film olur diyip film çekmekle yürümüyor bu işler.olmamış.siz helena ve coni ikilisi de bu adamın ortaya attığı her fikire atlamak zorunda değilsiniz içinizden hanginiz cesaretliyse çıksın abi olmuyor böyle şebek ettin bizi desin.yeter.ben en azından harikalar diyarının felsefik yönünü de ele almıştır diye gitmiştim ama bu fikir ütopik olmaktan öteye geçemedi hatta filmdeki, koskoca harikalar diyarındaki te ütopya buydu da diyebilirim.kusura bakma tim ama kardeşimin hayal gücü bile seninkinden büyüktür.bak hele tip burton senin o koca ucube gözlüklerin 3 d gözlüklerine benziyor diye çekmesi görmesi kolay olur abi bende 3 d perspektifi var diyerek bu filmi çektiysen git bizden haşırttığın paralarla kenidne adam gibi bir gözlük al,bi daha da böyle işlere kalkışma.coni,helena.tim sözüm size, adam olun len.


Memento:(akıl defteri/çakıl defteri/çakıl çakıl al sana bir akıl)

evde arkadaşlarla sinema saati yaparken izlediğimiz bir film.baktık top listlerde güzel sıralarda, okuduk sözlüklerden ordan burdan güzel yorumlar var vira bismillah başladık filme.film mehter takımı misali 2 ileri 1 geri ilerlemesiyle bizi alabildiğine sıktı.adamın sürekli birşeyler unutması beynimi emboli etti.bir kere o adamı kandırmak olabildiğine kolay o kadar yaşayabildiğine şükür bide cinayet planlıyor kendince zavallı.lan gerizeklaı fotoğrafımı çeksem,son derece seksi koysam cebine ben senin yeni karınım desem zaten 2 gr beynin var o da gitse ne bok yicen.senaryoda acayip saçmalık ve açıklık vardı bence.sürekli aklında tut falan diyor onu diyene kadar aklında tutman gereken şeyi tekrarla zaten 5 dk lık yarı ömrü olan beynin var.bide insanlar o kadar yorum yazmış şöyle film böyle film diye ne gada yalancısınız anlamış gibi görünüp filmi.insanları yanlış yönlendirmeye utanmıyor musunuz anlamayıp aa o film çok zekice demek.o adamdan nasıl bi zeka gösterisi çıkar orası da şüpheli de tek lop beyniyle.afedersiniz ama sıçsam daha güzel senaryo yazardım yada gerçekten biz çok malız bir bok anlamadık.zaten filmden sonra herkes birbirine bir ben mi anlamadım bakışı fırlatıp beynimizden şüpheye düştük.akabinde hemen bir ıq testi yaptım da içim rahatladı.


Shutter Island:(zindan adası)

harika, harika, harika bu leo işi kıvırdı arkadaş ne zaman bu adamın filmine gitsem doğru bir aktivitenin vermiş olduğu huzurla uyuyorum o akşam(kanlı elmas,köstebek vs. revolutionary road gitmedim ve çokta güzel yorumlar almadım ama olsun hayırlısı oda boncuk olsun). son zamanlarda sinemada izlediğim en iyi filmdi değil avatar falan, arabası olan çocuğa kızlar verir mi yani bu mu devrim yapan film bu mu konunuz.neyse hiç çaktırmadan sinsi sinsi ilerledi ,hiç beklenmeden aniden geldi son arada bir aklıma geldi ama yok yok değildir dedim,konduramadım.müthiş bir tat bıratı damağımda sıcak bir günde soğuk biranın ilk yudumu gibiydi.beğeni eşiğim o kadar düşmüştü ki zindan adasında biraz kendime geldim.harika bir beyin oyunu.herkes bu adaya bir uğrasın derim, someone is missing..

5 Mart 2010 Cuma

Tarih Kıyımı


Bir avuç g.r.z.k.l, tarihten bir haber, büyük ama içi boş amerikan egosuna sahip, ülkesiyle hiç alakası olmayan dünyanın diğer ucundaki 2 ülke arasında yaşandığı idda edilen hiç bir hukuki, tarihi, bilimsel temele dayanmayan geçmişteki saçma soykırım iddaları hakkında kendilerini evet yada hayır diyebilme hakkına sahip gören,tarihi hiçbir şekilde bilmedikleri halde sadece politik sebeplerle verdikleri evet oyuyla değiştirebileceklerini zanneden emb.s.l.l.r; kendinizi merkezine koyduğnuz bu dünyanın içine daha ne kadar sıçmayı düşünüyorsunuz?

19 Şubat 2010 Cuma

Cennetin Dibi



kadim dostum çakalabbas ın doğumgünü hediyesi olarak aldığı ve benim son derece burun kıvırdığım kitap olarak girdi hayatıma ve kolay kolay da çıkmayacak.aynı kitabı bir daha okumam ama bu kitabı sık sık hatırlayacağım kesin.bu kitap bende nelere kanmışız arkadaş,vay be neler varmış hayatta,boku bokuna yaşıyorum ben cümlelerine sık sık tekrar ettirdi.
1. kiralık hükümetler
2. büyük marlbora meydan muharebesi
3.ölüm marketleri
4. yuvamız, mutlu yuvamız
5. pipicik
6. turistlere ehliyet
7. şirket-i sefahat
8.mahşer çocukları
9.yeni futbol
10. prenses diana
11.gazete haberleri
12. kedinin rüyası
13. son sözler diye 13 tane deneme var.kah hayal gücünü kullanmış kah bir şeyleri eleştirmiş kah bilgi vermiş kah gerçekleri anlatmış ama ne anlattıysa güzel anlatmış.bu kitabı okurken sık sık kapağı kapatıp uzun uzun düşüncelere daldım nasıl olabilir diye milyonlarca şey hücum etti kafama bazıları benim de daha önceden düşündüğüm şeyler çıktı şaşırdım.insanlar için çok değerliymiş gibi görünen çok başucumuza koyduğumuz şeylerin aslında ne kadar boş anlamsız olduğunu,çok değersiz gördüğümüz paylaşmakta hiç bir sakınca görmeiğimiz şeylerin de aslında ne kadar değerli olabileceğini son derece rahat ve mizahi bir şekilde anlatıyor.gerçek dünyanın kandırmaca hayallerinin,ilüzyonlarının ne kadar sikindirik, hayal dünyasının gerçeklerinin de ne kadar daha mükemmel daha gerçekçi daha bize uygun olabileceğini anlatıyor.bu adam dünyayı kesinlikle bizim gördüğümüz gibi görüp algılamıyor ve sanırım onun ki çok daha gerçekçi.denemelerin içeriği hakkında bilgi vermeyeceğim zira bu algıyı kısıtlamak olur eminim herkesin farklı bir bakış açısı olacaktır yazılanlara,okuyacaksanız da benimkinlere sıkışıp okumanızı istemem.
cennetin dibinden daha önce yazılmış ve okuduğum yorumlar doğrultusunda daha iyi olduğu idda edilen cehenneme övgüyü hemen aldım ve başladım bakalım daha nelere hassiktir diyeceğim.totaliterizmi de sayesinde öğrenmiş olduk.
gündüz vassaf şu an hala radikalde yazıyor.
yayınladığı eserleri:
40 Yıl Önce 40 Yıl Sonra Amerika – Rusya
Daha Sesimizi Duyurmadık Avrupa’da Türk İşçi Çocukları
Cennetin Dibi
Annem Belkıs
Cehenneme Övgü Gündelik Hayatta Totalitarizm
Zeka ve Zeka Testleri Nedir?Ne Değildir?
Tarihi Yargılıyorum
Türkiye Sen Kimsin?