5 Eylül 2010 Pazar

Yalnızız




Eski bir kitaplığın tozlu sayfalarında rastladım,şans eseri elimi attım,yazarı görünce şaşırdım nasıl bilmem bu eseri diye hayıflandım,biraz araştırdım hevesle okumaya başladım,neden daha önce okumadım diye kendime çok kızdım,ama kitap bitipte arkama yaslandığımda aslında tamda zamanında okuduğumu bu kitabın beni bir yerlerde gizlice beklediğini anladım.
Bir kitabı anlatmak aslında çoğu zaman nafile bir uğraştır,hep sen kitaptan anlamak istediğini anlarsın istediğin gibi hayal edersin bu yüzden herkesin gözünde farklıdır okuduğu satırlar; yazarın yüzlerce sayfalara anca sığdırdığını bir kaç satırda anlatmak haksızlık ukalalıktır biraz da belkide.Ne desem de yeterli olmayacağını bildiğim halde daha fazla içimde tutamayacağım sanırım bana hissettirdiklerini yazarın eserde.
Yalnızız a roman diyemem bence bu kitap felsefe,psikoloji, metafizik, sosyal düzen, insan ilişkileri üzerine yazılmış tespitler kitabı.Bu kitap benim bugüne kadar ki olsa da okusak dediğim kitap.
Peyami Safa' nın harika anlatımı,kelime dağarcığı ve zekasında kaybolurken yazarın ve Türk edebiyatının en güzide örneğini okumanın verdiği haklı gururu yaşadım 470 sayfa boyunca.
Nasıl anlatsam neresinden başlasam hangi beylik lafını yazsam.
Samim ah Samim sende o kadar kendimi buldum o kadar yaşadıklarını yaşadım o kadar düşündüğün gibi düşündüm ki kart mart demedim ben sana aşık oldum.Bazen kitabı kapatıp okuduklarım üzerinde uzun uzadıya düşündüm.Adam bir dünya yaratmış kendine Simeranya diye.Orada mükemmel gölgelikler kurmuş insanın saf ruhunu ve üstün zekasını almış her türlü fenalıkları def etmiş.Öyle bir düzen kurmuş ki keşke biz de öyle yönetilsek,yaşasak diye çırpınırken seni istediği zaman oraya buyur etmiş.Harika bir gözlem yeteneği var ki karşısındakinin duruşundan, sözlerinden aslında neyi ifade etmeye çalıştığını bir çırpıda anlıyor.50 li yaşlarında ama 20 li yaşlarındaki kuvvetle muhtemel eski metresinden olma kızı hobba sevgilisini yola getirmeye çalışıyor.Öyle bir yakalıyor ki yalanlarını Allah belanı versin Meral diyorsun bu adam sende ne buluyor.
Bir köşkte oynamaya başlıyor kitap sizin zihninizle düşünmenizi istiyor,yoruyor neden nasıl diye.Sonra girerken asıl örüntülerin içine önce kızıyor sonra hak veriyorsunuz insan tabiatına.
Bir intihar notuna özeniyorsunuz kapkara cesetin dumanları burnunuzn ucunda tüterken:
'İntihar ediyorum.Kendi kendimden nefretimin çevrelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım.'
Bazı insanlar bipolar olduğundan dem vururken adam insan doğasının nasıl da çift kişikli olduğunu; varlaşma ve yoklaşma hamlelerini anlatıyor.
'İnsanın varlaşma hamlesinden ebedilik hayali ve neşesi doğar./ İnsanın yoklaşma hamlesinden fanilik ve geçicilik duygusuyla birlikte onun büyük sıkıntısı doğar'
Tamda nefret duygularıyla doluyken herifin tekine:
'Aşıklara haber vermek isterim.Kalbin bütün meselesi kalble halledilir.Çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir.Ümitsiz bir aşkın panzehiri nefrettir.'
Ama şimdi sırası mı derken:
'Ölüm onu çirkinleştireceği yerde,o ölümü güzelleştiriyor.'
Bastırdığımız kişiliğimizi yüzümüze vuruken:
'İkincilerimize hakim olduğumuz nispette insanız.Hepimiz ruhumuzda en az bir katil, bir kaç hırsız, bir sürü yalancı, iftiracı ve sayısız can,mal ve ırz düşmanı var.Bunları hapsediyoruz, yoksa kim adam öldürmez,çalmaz, iftira atmaz, ev bark yıkmaz.'
Ben de pimpirikliyimdir ama bu kadarı da adam öldürür diye düşünürken:
'Ya sekiz ay evvel yalan söylemişti: his birliği aldanışı vermek için. ya dün yalan söylemişti: his kopuşu azabı vermek için. yahut da hakikaten değişmişti. birinci ve ikinci ihtimal: fettanlık. üçüncü ihtimal: isyan. dördüncü bir ihtimal yok. hepsi fena. bütün aşk, önünde beni aptallaştıran bir seraba dönüyor. zekamın istikametinden gururuma sapladığı bu bıçağın acısı beni uyutmadı.'

'Hayranlık mağlup olmuş bir kıskançlıktır. yani kıskançlık gıptaya, gıpta hayranlığa yerini verir.Dibinde kin vardır. gitgide, hayranlığın zaafa uğradığı anlarda bu kin ortaya çıkar.' Hay yaşa deyip şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder