2 Eylül 2010 Perşembe

Funny Games / Fani Oyunlar / Yumurta Kapıya Dayanınca





Hanekeyle bu yıl tanıştım.Bizden başka sadece 2 çift sevgilinin aynı salonda olduğu bizimse entel arkadaşımızın kurbanı olup 3 kız sevgili koltuğuna oturarak biz film izlemeye, sanat filmi izleyip saatlerce anlamsız konuşmalar yapmaya, yönetmen izlemeye geldik efendime söyleyeyim aşırı entellektüeliz havalarından , sikerim bandını da siyahını da beyazını da havalarına hızla düşüş yapıp önümüzdeki çiftin yiyişmelerini daha heyecanlı bulup izlediğimiz filmdir.Beyaz bant iyidir kötüdür bilemiyorum, yorum yapabilecek yetkiye sahip değilim çünkü anlayamadım.Film siyah beyazdı,almancaydı,genelde bakışmalardan oluşuyordu ve filmdeki tek akıllı adam tam bakışmalara anlam yükleyecek konuşmaya yapmaya başladığında hah şimdi anlayacağız derken beyaz alt yazı ya beyaz gökyüzünde yada uçsuz bucaksız tarlalarda sabitlenen beyaz fonun üzerinde kayboluyordu.Olmadı yani çok istedik o kadar para verdik ama izleyemedik,beyaz bant bize manitayı hangi tarz filmlere atmalıdan başka pekte bir şey katmadı.

Gelelim funny games e.Filmi açıp almanca konuşmaları ve fransızca alt yazı üzerine çömmüş türkçe karakterleri görünce içim bir hoş oldu birde akabinde gelen Ein Film Von Michael Haneke yazısı filmin başında zaten beni yeterince gerdi.Funny games yok hollywood la dalga geçiyormuş yok seyirciyle taşak geçiyormuş yok ters köşeymiş de hiçbiri umurumda değil taa eve gelirken o komşunun garipliğinden, o yumurtaları sürekli kıran gerzekten ve telefonu suya düşürmesinden ben zaten acayip kıllandım.Ben o karı yerinde olsaydım o evin içinde yumurtaları kıran adamın ağzına bir güzel sıçıp kelle paça evden sepetlerdim.Sebepsiz şiddet yok kardeşim bazı insanlar hakediyor salaklıklarıyla.Hele o şimdi bile sambacı kızların bile giyerken ar damarlarında ufak kıpraşımlar olabileceği boyutlardaki kısa şortlu, psikopat üsluplu ve bakışlı adamdaki bokluğu hemen sezerdim zira o şort beni bütün film boyunca en tedirgin eden şeydi.
Yani bilmem artık gavur salaklığı mıdır nedir her şey o saf garının başının altından çıktı zaten bir kovamadı herifleri madem beceremedim paşa paşa adamlarla oyun oynayacaksın adam kibarca rica ediyor ve adamlar bütün film boyunca kibarlıklarından hiç ödün vermiyor saykonun hakkı saykoya.İçten içe ben hep katilleri tuttum ne bileyim o aileden ziyade katiller bana daha yakın geldi.Hele o arno tam bir beyefendi jön bence.Hele bide dönüp 'Siz de onları tutuyorsunuz' demez mi ne kadar üzdü beni.Bir kere o ailede
1-O ne biçim komşuluk ilişkileri
2-Çocuklarının beyni dağıldı dönüp bakan ağlayan çığıran ağıt yakan yok
3-Baba zaten tam bir godoş anam altı üstü bir bacak kırıldı gözünün önünde karısını soydular bana mısın demiyor
4-Her eve gelen içeri alınmaz tanımıyorsun etmiyorsun ver yumurtayı yolla git.salak yemin ediyorum geri zekalı.
Telefonun kurumaması,teknede bıçağın maktülün işine yaramadan katiller tarafından fark edilip atılaması,salak ailenin hepsinin ölmesi,karıyı bulup getirmeleri,çocuğun çitleri çıkamaması falan hoştu yer yer hasiktir çektirtti ama çokta ters köşe değildi yada zamanında iyidir çok sükse yapmıştır ama şimdi olmayacak şey yok bu piyasada.
Kumanda olayına gelince bu filmin sahibi benim havası vermek için çekilmiş ego şişirmekten başka bir işe yaramayan bir sahneydi bence gereksiz olmuş.
Sonuç olarak yer yer hoşuma giden ama insanların neden bu kadar kutsallaştırdığını anlamadığım,arno ya içten içe yandığım,vaktinde kafa tuttuğu tabular için takdir ettiğim ama çokta gerilmediğim ve benim için 10 dakikayı aşan oynanmayan süresi duran insanlar sahneleriyle sanat filmleri klasmanıma da giren ve bu yönüne ifrit olduğum bir filmdir.
Beyazı çok severim,çokta yakışmış..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder