30 Ağustos 2011 Salı

Extraterrestrial




Katy perry nin E.T. şarkısı bu yazıma gerçekten damga vurdu diyebilirim.Çok uzun zamandır hiç bir şarkıyı bu kadar beğenmemiştim.Mükemmel sözlere, gümbür gümbür bir girişe ve etkileyici bir altyapıya sahip.Çok çok iyi yazılmış bir şarkı bu çok fena yani                                      -a different dimension-


(Allahım insanın photoshop programı yokluğunda nasıl da gözleri dönebiliyor.Bu efendi mezuniyet pozumu da ilk kez burada yayınlıyorum.)
Mezun oldum hemen sonra da memur oldum garip duygular içerisindeyim, kooperatife mi girsem? kredi çekip araba mı alsam? normal memurlar nasıl davranıyor acaba ben de öyle yapsam.dişçi oldum ama adam olamadım.


(çok bir şey istiyor değilim.fıstık benim olucak.)
97-98 model bmw m3 alıyorum kafama koydum çok net yani.40000 civarı ama olsun ne yapalım saçlarım savrulmadıktan sonra ne yaparım ben arabayı zevk verir mi hiç hoş motorları da 3.2 falan ama olsun tüp taktırırım hoş ondan da yeterli verim alamam ama olsun saçlar uçuşur sonuçta.olsun işte olsun yeterki olsun.


Game of Thrones çok iyi olmuş aferin adamlara.gavur yapyo ya.o nasıl bir başarılı cast tir aman yarabbim o Daenerys Targaryen o bal dudaklar, o saç rengi, o karakter, o güç, o güzellik, o etine dolgunluk, o asalet falan yani o çıkınca heyecanlanıyorum bildiğin.Normalde böyle götten uydurma dünyalara fantastik zırvalara pek tamah etmem oturur ben de yazarım böyle dünya ne varki modundayımdır hala öyleyim gene biraz ıkınsam bunu da yazarım zamanında harry potter ı falan yazmışlığım vardır ama bu iyi olmuş yani baya ıkınmam lazım ıkınırken sıçma riskim bile var yani o kadar.Tek tek karakter tahlili yapmak isterdim ama kafa açmayayım şimdi hem daha izlememiş garibanlar vardır.



Madem dizilerden gidiyoruz True Blood en sevdiğim diziydi geçen yıl lakin bu sezon ancak bu kadar sikko olabilirdi son 2 bölümü kaldı bi bok olduğu yok içim çürüdü resmen bu zamana kadar waiting sucks dı artık watching sucks yani o eski vampirlerin queen sophie anne in russell edgington ın godric in hatırı olmasa yemin ediyorum açıp izleyecek iştah bırakmadılar adamda gıçı gırık 1 tane cadının hakkından gelemediler kaç bölümdür nerde o eski vampirler demeden edemiyor insan dunkof bill i kral yaparsan olacağı odur o bon temps li ne anlar krallıktan eski krallar kraliçeler öylemiydi bir sophie anne vardır ki aşığım kadına bu kadar şık kraliçeliği tam yaşayan o saraysa saray güzellikse güzellik hatun varken, krallık vampirlik ve güçte tavan yapmış bir russel edgington varken; godric bebeğim sana hiçbir şey demiyorum sen bi tanesin zaten; bu kıçı kırık malları izlemek tam bir zulüm geliyor bana.eric zaten bi mala bağladı iyice pam desen çürüyor garibim jessica iyice ergen triplerde off off çok mutsuzum harbi haa.kendinize gelin lan vampirsiniz siz.ayrıca -fuck the authority- napıyorsunuz lan siz kimse çıkıpta söyleyemiyor şu lafı vampirsiniz olum siz bu dünyanın sonu cehennem acık asi olun acık kafanıza göre takılın bu ne lan.



Acayip seversin, muhakkak izlemelisin, özünü keşfedersin dediler izledim, Tanrıkent e bayıldım.Tam bana göre bir yer çatışmalar, çeteler, bi dünya kafalar, silahlar, güç mücadeleleri, başına buyrukluk, müzik, dans falan orda yaşasam acayip mutlu olurdum çok net yani.Bir de gerçek hikaye olması iyice kanımı kaynatıyor.Tanrıkentte mi kooperatife girsem.


(o zaman pek üzgün görünmesem de insan durdukça anlıyor)
Ev toplamak gerçekten çok zor işmiş arkadaş ben bunu bilir bunu söylerim.Hem fiziksel hem zihinsel yorgunluğu var bu işin.Kenarda köşede kalmış herşey açılıp bakılıyor, görevini tamamlayanlar yeni bir hayata başlamadan önce atılıyor, mesela okula giderken notlarımı koyduğum, içinden nice kopyalar çekip ittirirken harap olan dosyamla vedalaşırken çok üzüldüm bir garip oldum o kopyanın tatlı heyecanını bir daha yaşayamayacak olmak oturdu içime, bazıları da uzun zaman sonra tekrar açılıp bakıldığında satır satır okunduğunda ağlamaktan gebertse de insanı, aslında bunca zaman arkasında sürüklediği bir yükten başka bir şey olmadığı anlaşılıp atılıyor; mesela ben de bir zamanlar 18 yaşındaydım ve ex allah gani gani belasını versinimle olan msjlaşmaları yazdığım bir defterim vardı ve çok ağırdı attım rahatladım valla.Ev taşımak çok garip olay hakkaten yani hele o odaya son bakış film şeridi gibi geçti olayını yaşattırıyor insana ölüyor sonuçta koca bir parçası hayatının o anda.

Tumblr dünyası çok garip lan orda da ayrı bir kafa yaşıyorlar yani ama genel gözlemlerim erkekler genelde ya gay oluyor aptal saptal modaya dair yada romantik film kareleri paylaşıyorlar; ya fotoğrafçı özenti gençlik kollarından oluyorlar ya da sapık yani o hiç durmayan animasyonlar falan tövbe estağfirullah.Garip yani ne diyeceğimi bilemiyorum.


(olsa da içsek buz gibi shakeli ohh)
Girdiğim zorunlu detoksun bitmesine sayılı günler kala White Russian ı , Chivas Regal i , Jagermeister i ve Keglevich Melon u o kadar çok o kadar çok özledim ki anlatamam.Anam dışarda o white russian içine artık tükürüyorlar mı ne yapıyorlar anlamıyorum işte o tadı evde yakalayamıyorum.O chivas ın odamda asılı reklamı zaten -en değerli yatırım dostluktur. modern zaman kahramanlarına. lütfen sorumlulukla tüketiniz %40 alkol ihtiva eder- götünüzün deliğini bilin burda oturmuş artiz artiz tek başınıza viski içiyorum pozlarına gerek yok gidin iki arkadaş edinin modern zaman bebeleri pehh havaları beni inadına içmeye teşvik ediyor.

üff sıkıldım saat olmuş 5.15 .iyi geceler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder